– Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Taha Can Tuman:
– “Hayatımız işten ibaret değil, iş dışında da bir sosyal hayatımızın, hobilerimizin olması gerekir. Yürüyüş yapmak, spor yapmak, sosyalleşmek, arkadaşlarımız ve sevdiğimiz kişilerle görüşmek, evcil hayvan beslemek, uyku-uyanıklık düzenine dikkat etmek ruh sağlığımızı korumak ve güçlendirmek için iyi olabilir”
– Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven:
– “Bakımına dikkat etmek, tatil dönüşünde dinlenmeye öncelik vermek, egzersiz yapmak ve stresle başa çıkmak için teknikler kullanmak duygusal ve fiziksel sağlığı destekleyebilir”
Uzun bayram tatili ve yıllık izin sonrasında çalışma hayatına yeniden uyum sağlamada zorluklar yaşanabileceğini belirten uzmanlar, spor yapmanın, sosyalleşmenin, dinlenmenin, uyku düzenine ve öz bakımına dikkat etmenin ruh sağlığını korumada etkili olacağını ifade ediyor.
Kurban Bayramı tatilinin ardından birçok kişi iş hayatına geri dönerek mesaisine başlarken, yaz dönemi olması nedeniyle de birçok kişi de yıllık izinlerini tatil beldelerinde değerlendiriyor.
Tatil sonrasında ise yapılacak işlere odaklanmak ve ofis ortamına uyum sağlamak bazı kişiler için uzun süre alıyor.
Uzmanlar, “tatil dönüşü sendromu” olarak da tanımlanan bu durum hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulunurken, çalışanlara işe adaptasyon süreçlerini hızlandırabilecek tavsiyeler sundu.
– Belirtiler 2 haftadan uzun sürüyorsa uzmandan destek alınması öneriliyor
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Taha Can Tuman, ideal tatil süresinin 7-8 gün olduğu, uzun süre yerine 3 ayda bir, belli aralıklarla birer haftalık tatil yapmanın da uzun vadede ruh sağlığını güçlendirmek ve mental sağlığı korumak için daha iyi olduğunun yapılan çalışmalarda gözlendiğini aktardı.
Tatil sonrası işe dönüşlerde dikkat ve odaklanma sorunu, isteksizlik, halsizlik, yorgunluk gibi durumlar yaşanabileceğini, bunun kişinin mental ve ruhsal durumuyla ilişkili olabileceğini söyleyen Tuman, ayrıca bu durumun kişinin işini sevip sevmediği, işiyle alakalı problemler yaşayıp yaşamadığı, işine severek gidip gitmediği, patronu veya iş arkadaşlarıyla herhangi bir problemi olup olmadığıyla da bağlantılı olabileceğini ifade etti.
Doç. Dr. Tuman, bu belirtiler kişinin yaşam kalitesini ve günlük işlevselliğini olumsuz etkiliyor ve 2 haftadan uzun sürüyorsa bir ruh sağlığı profesyonelinden destek alınabileceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Genellikle tatil sonrası 1-2 gün içerisinde kişinin işine adapte olmasını bekleriz. Ancak kişi depresyondaysa veya bir uyum bozukluğu yaşıyorsa, iş yeriyle alakalı bir stresi varsa, iş ortamı huzurlu değilse, patronuyla problem yaşıyorsa, beraber çalıştığı iş arkadaşlarıyla sorunlar yaşıyorsa veya ekonomik sorunlar yaşıyorsa bu problemler biraz daha uzun sürebilir. Aynı zamanda kişi çok uzun süre tatil yapmadan çalışmışsa tatil kendisine yeterli gelmemiş olabilir. O nedenle çok uzun süre çalışmak yerine belirli aralıklarla kısa molalar vermek ruh sağlığını korumada, tükenmişliği önlemede çok daha iyi.”
– Ruh sağlığını korumak ve güçlendirmek için tavsiyeler
Doç. Dr. Taha Can Tuman, işe adapte olamama gibi sorunlardan kurtulmak için neler yapılabileceğine dair şunları aktardı:
“Şunu öneriyoruz, hayatımız işten ibaret değil, iş dışında da bir sosyal hayatımızın, hobilerimizin olması gerekir. Yürüyüş yapmak, spor yapmak, sosyalleşmek, arkadaşlarımız ve sevdiğimiz kişilerle görüşmek, evcil hayvan beslemek, uyku-uyanıklık düzenine dikkat etmek ruh sağlığımızı korumak ve güçlendirmek için iyi olabilir. İş dışında da bir hayatımız olabileceğini ve bunun tamamen bizim elimizde olduğunu, eğer sosyal hayatımız ve aile-destek sistemlerimiz iyi olursa, hayattan alacağımız doyumun çok daha fazla olacağını düşünerek hareket etmeliyiz.”
– Tatil dönüşü sendromu, anksiyete ve motivasyon kaybıyla karakterize
Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Hastanesinden Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven de tatil dönüşlerinde bireylerin fiziksel ve duygusal açıdan zorlandıkları bir sürece girebileceklerini, bu durumun “tatil dönüşü sendromu” olarak da adlandırılabileceğini ifade etti.
Güven, bu sendromun, tatil boyunca dinlenme modunda olan kişilerin günlük rutinlerine dönmek ve normal yaşamlarına uyum sağlamak zorunda kaldıklarında ortaya çıktığını söyledi.
Tatilden dönmenin, tatil modundan iş ve sorumluluklarla dolu günlük yaşama geçiş yapmayı gerektirdiğini belirten Güven, tatil sürecince biriken e-postalar, yapılacak telefon görüşmeleri göz önüne alındığında, bunların bireylerin tatil dönüşü sendromu yaşamalarına neden olabileceğini, bunun da anksiyete, stres, motivasyon kaybı, uyku problemleri ve konsantrasyon eksikliği gibi belirtilerle karakterize olduğunu anlattı.
– “Önceden plan yapmak, tatilden dönüşe hazırlıklı olmayı sağlayarak stresi azaltabilir”
Tatil dönüşünde rutinlere tekrar dönme süresinin ve bunun beraberinde yaşanan durumların kişiden kişiye farklılık gösterebildiğine işaret eden Güven, “Bu durumda kişilerin işlerine yönelik algıları önemli bir faktördür. Tatil öncesinde de işine karşı isteksiz ve motivasyonu düşük kişilerde tatil süreci bu isteksizliğin artmasına yol açabilir ve tatil dönüşünde yaşadıkları uyum süreci daha uzun sürebilir. Kaygı ve stres, günlük rutine ve işe geri dönme zorunluluklarıyla ve işe yönelik aidiyet hissiyle bağlantılı olarak artabilir veya azalabilir.” dedi.
Güven, sendromun etkilerini azaltmaya yardımcı olacak, kişinin normal günlük yaşantısına uyum sağlamasını kolaylaştırabilecek önerileri şöyle sıraladı:
“Önceden plan yapmak, tatilden dönüşe hazırlıklı olmayı sağlayarak stresi azaltabilir. Tatilden geldikten sonra günlük rutine hemen tam olarak dönmemek ve yavaşça alışmak uyum sürecini kolaylaştırabilir. Bu noktada, iş gününden birkaç gün önce tatili sonlandırmak faydalı olacaktır. Uyku düzenine dikkat etmek, tatil sırasında oluşan uyku alışkanlıklarını düzene sokarak uyku problemlerini azaltabilir. Kendi bakımına dikkat etmek, tatil dönüşünde dinlenmeye öncelik vermek, egzersiz yapmak ve stresle başa çıkmak için teknikler kullanmak duygusal ve fiziksel sağlığı destekleyebilir.”
Sosyal destek almanın da önemli olduğunu vurgulayan Güven, sendromla başa çıkmak için arkadaşlarla veya aile üyeleriyle konuşmanın, duygusal destek almanın faydalı olabileceğini sözlerine ekledi.